İZMİR – 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere 1 ay kala, belediye başkan adayları sahada seçmeni ikna turunu hızlandırdı. 2002 yılından itibaren İzmir Çevre Mühendisleri Odasının (CMO) yönetim kurulu ve çeşitli komisyonlarda aktif olarak görev alan Emine Helil Kınay da bu süreçte siyaset sahnesine atılan isimlerden oldu.
Kınay, CHP’li belediye başkanı Muhittin Selvitopu yerine aday gösterildi.
Öncelikle belediye hizmet birimlerindeki verimliliğin artırılmasını ve seçmenin kendini değerli hissedeceği yönetim anlayışını hayata geçirmeyi planladıklarını belirten CHP’nin Karabağlar Belediye Başkan adayı Kınay sorularımızı yanıtladı.
‘PEK ÇOK KRİTER DOĞRU KARAR VERDİĞİMİZİ GÖSTERİYOR’
Neden CHP’den aday oldunuz?
Yaşamım boyunca hak, emek ve adaletten yana bir yolculuk yürüttüm. Mesleki ve toplumsal mücadelemde ülkemizin çağdaş, aydınlık, herkes için eşit, adil, özgür yaşam mücadelesinin bir parçası oldum. Yaşama dair sözlerimizi hayata geçirmek, sesini duyuramayanların sesi, gücünü büyütmek isteyenlerin gücü olmak için kamu görevimden istifa ederek Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili adayı oldum.
Mücadelemde; CHP’de siyaset yapmanın temelinde tabii ki sosyal demokrat, Atatürkçü, emekçi bir ailenin evladı olmamın büyük payı var. Öte yandan ne temelde eleştirilirse eleştirilsin demokratik kitle siyasetinin ana bileşenlerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi, giderek yükselen ve pervasızlaşan AKP hegemonyasına karşı muhalif ve Cumhuriyet değerlerine bağlı kesimlerin ana çatısı konumunda. Yıllardır meslek odaları ve hak örgütlerinde, emek demokrasi güçlerinde, İzmir’de yaptığım çalışmalarda gözlemlerim, partinin değişim iddiasının ardından biz kadın ve gençlere yönelik samimi yaklaşımı, uzmanlığa verdiği önem gibi pek çok kriter de doğru bir karar verdiğimizi gösteriyor.
‘ÜSTENCİ TAVIRLARA ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ’
Adaylığınız açıklandığından beri yoğun bir tempoda seçim çalışmalarınız devam ediyor. Karabağlar’da sizin açınızdan atmosfer nasıl?
Seçim takvimi bu çalışmaların başlangıç tarihi gibi görünse de ben bu süreci, İzmir kent mücadelesi çalışmalarının bir devamı olarak görüyorum. Geçmişten bugüne saha ve sokak deneyimlerim, İzmir’in her bölgesinde, Karabağlar’ın da içerisinde olduğu bölgelerde kent sorunlarına ilişkin yaptığım çalışmalar, bugün Karabağlar’daki çalışmalarıma çok olumlu yansıyor. İlçe örgütü ile kampanya ekibinin uyumundan tutun da yerel düzeydeki her unsur arasında en başta uyum ve dayanışmayı tesis edebilme şansına sahip olduk.
Bildiğiniz gibi Karabağlar, AKP’nin İzmir’de yerel yönetimleri yeniden şekillendirmek ve gücü bölmek adına attığı bir hamleyle Konak’tan ayrılarak kurulan bir ilçe. Ben seçim ve yönetim süreçlerini de en başında buradan görmek gerektiğine inanıyorum. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, üstenci tavırlara asla taviz vermeden, AKP’nin sadaka kültürüne karşı yoksul halkın yanında olma ısrarıyla bugüne kadar sokakta hep kazandık. Kazandığımız deneyimler ve mücadeleler; İzmir’e Karabağlar’dan baktığımızda tümden iktidar değişimi için bizi bir kez daha umutlandırıyor. O yüzden Karabağlar’daki atmosferi tanımlamamı isterseniz, 58 mahallenin 58’i de kent hakkı, verimli bir yönetim anlayışı ve ilçeyi yarına taşıma açısından omuz omuza olacağımızın en somut karşılığını bulduğumuz mahalleler.
‘GENÇ İŞSİZLİK, YOKSUL YAŞLILIK MAALESEF ÇOK YÜKSEK’
Karabağlar işçilerin ve esnafın yoğun olarak yaşadığı bir ilçe. Burada ne gibi sorunlar tespit ettiniz? Bu sorunlara yönelik çözüm önerileriniz neler olacak?
Evet Karabağlar, makro ekonomik dengelerin iyice yoksullaştırdığı, açlık sınırı altında yaşamak zorunda kalan insanların en yoğun olduğu ilçelerden biri. Mobilya üretim bölgesi fakat üretici halinden memnun değil. Genç işsizlik, yoksul yaşlılık maalesef çok yüksek. Henüz yeni bir ilçe olmasının getirdiği sorunları da katarsak biz öncelikle belediye hizmet birimlerindeki verimliliğin artırılmasını ve yurttaşın kendini en değerli hissedeceği yönetim anlayışını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Tabii buna sosyal belediyecilik projeleri muhakkak eşlik etmeli. Bilime, akla ve vicdana dayalı projelerimiz zaten hazırdı, biz bunu şimdi sokakta Karabağlar halkı ile yeniden ve yeniden biçimlendiriyoruz. O nedenle bizim tespit ettiğimiz sorunlar hemşerilerimizin sorunlarıdır ve çözüm önerilerine attığımız imza da ortaktır.
Seçimlere kısa bir süre kala DEM Parti İzmir’in merkezi ve tüm ilçelerinde kendi adaylarıyla seçime girme kararı aldı. Sizce İzmir’de CHP’nin seçimleri kaybetme olasılığı var mı?
Bu tür dönemlerin demokrasiye bakışımızın da turnusolu olduğunu düşünüyorum. Elbette her siyasi partinin kendi temsilini yaratma refleksi olacaktır. Biz CHP olarak hak eşitliğine dayalı, adil, kapsayıcı bir yol izliyoruz ve bir kaybetme olasılığı görmüyoruz.
‘HERKES İÇİN EŞİT, ADİL, ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURACAĞIZ’
İktidar da muhalefet de yerel seçimlere ayrı bir önem atfediyor. Sizce bu seçimi kritik kılan ne?
Geçmişe baktığımızda yerel seçimler Türkiye’de umudun da umutsuzluğun da aynası olabildi. İktidar açısından bunun nedenleri malum; kötü bir ekonomi ve dış politika yönetimi yüzünden sadece bir kesimi zengin ederken milyonlar yoksulluğa mahkum oldu. Bu öfkenin pek çok ilde iktidar partisine karşı oy kaybı olarak döndüğünü biliyoruz. O yüzden iktidarın olanaklarını kullanarak savaş sanayi başta olmak üzere müthiş bir propaganda yürütülüyor ama insanlar nihayetinde mutfağındaki tencerenin tüten dumanına bakıyor. Bizim derdimiz de tam olarak bu. Yerelden başlayıp genel iktidarda da insanca, özgür, eşit bir ülkenin var olabileceğini anlatmak, bunun olanaklarını beraber yaratmak.
Bugün yerel seçimlerde sadece belediye başkanı seçmeyeceğiz. Ülkemizin, yaşamımızın geleceğine dair kararımızı da belirlemiş olacağız. Bir tarafta hak, emek, adalet sözlerimiz ile vatandaşa hizmet anlayışı, diğer tarafta haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik ile büyüyen yandaşa hizmet anlayışı arasında tercih yapacağız. Bir taraftan Cumhuriyet’in, kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş, aydınlık, laik ülke anlayışı, diğer tarafta Cumhuriyetin temel değerlerinden uzaklaşmış, karanlığa giden bir anlayış arasında tercih yapacağız. Biz Cumhuriyet’in 2. yüzyılında hakkettiğimiz çağdaş, aydınlık, kimseyi ötekileştirmeyen, herkes için eşit, adil, özgür bir yaşamı birlikte kuracağız. Yerelden başladığımız değişim yolculuğumuzu ülkemizin tümüne birlikte yayacağız.