Babası tarafından katledilen Oğuzcan
Kocaeli’de geçtiğimiz günlerde gerçekleşen aile katliamında, baba Nevzat Acar eski eşi Züleyha Acar ile çocukları Nur Seda ve Oğuz Can Acar’ı tabanca ile vurup, aynı silahla intihar etmişti. Katliam sonrasında, babası tarafından katledilen Oğuz Can Acar’ın hayata olan tutkusu ve entelektüel ilgileri onu tanıyanlar tarafından dile getirilmeye başlanırken, öğrenilen her detay yürek burkmaya devam ediyor.
Demokrat Kocaeli Gazetesi’nde Emirhan Akman imzası ile yayınlanan habere göre; Kocaeli’de 23 Ekim’de Gölcük ilçesinde gerçekleşen aile katliamı sonrasında ortaya çıkan kişisel hikâyeler olayın üzücülüğünü artırmaya devam ediyor. Babası tarafından katledilen Oğuz Can Acar’ın çevresi tarafından çok sevildiği, çevirmen, şair ve yazar olduğu ayrıca da siyaset bilimi alanında doktora yaptığı öğrenildi.
DOKTORADA MAÇOLUK ÇALIŞIYORDU
Onu tanıyanlardan biri olan, derslerine de giren Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Şirin, “Doktora tez öğrencim Oğuzcan babası tarafından katledildi. Cinnet geçiren baba annesi ve Oğuzcan’ı katlettikten sonra intihar etmiş . Türk siyasal hayatında maçoluk çalışan Oğuzcan maço bir baba tarafından hunharca katledildi. Gelecek vaad eden bir genç hayatının baharından hayattan koparıldı. Sözün bittiği yerdeyiz.” paylaşımını yaptı.
ÇEVİRMENDİ
Youtube yayıncısı, çevirmen ve yazar Ceren Sungur ise, “Oğuzcan, bizim çevirmenlerimizdendi. Çalıştığım en iyilerindendi. Kendini yetiştirmiş, hayalleri olan dünya iyisi bir çocuktu. Babasının şiddetinden ailesini korumaya çalışıyordu yıllardır. Babasının kurbanı olmuş. Çok çok üzgünüm.” sözleriyle Oğuzhan Acar’ı andı.
OĞUZCAN ACAR’IN KİTABI
Mavi Gök Yayıncılık ve Demlik Mecmuası’nın imtiyaz sahibi-genel yayın yönetmeni Yavuz Selim Birtane ise, “Canyoldaşım, dostum, birlikte hayal kurduğum, hayallerimizin peşinden birlikte koştuğumuz kardeşim Oğuz Can Acar’ı kaybettik. Cenazemiz yarın Zonguldak Çaycuma Karacalar Cami’inden öğle namazına müteakip kaldırılacaktır. Başımız sağolsun.” paylaşımında bulundu.
Oğuzcan Acar’ın bir de Tamu Kapısı Anıları isimli romanı bulunurken, Mavi Gök Yayıncılık’ta editörlük, Demlik Mecmuası, TamgaTürk gibi mecralarda da yazarlık yaptığı öğrenildi.
Yazar, editör ve özel bir eğitim kurumunda müdürlük yapan Yasin İzgi, Oğuzcan Acar’ı, “Tanıdığım en harika insanlardandı Oğuzcan Acar. Gencecik yaşta Demlik Mecmua’yı oluşturan ekibin içindeydi. Mavi Gök Yayınları editörlerindendi. Yazdığı Tamu Kapısı Anıları’nı bayılarak okumuştum. Genç yaşta katledildi Oğuz. Kabullenemiyorum böyle ölümünü. Mekânı uçmağ olsun…” sözleriyle andı.
AKADEMİK POTANSİYELİ VARDI
Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlisi Adem Çaylak ise, “Bölümümüz doktora öğrencisi Oğuzcan Acar, annesi ile birlikte ne yazık ki baba katliamının kurbanı oldu. Akademik potansiyeli çok yüksek gencecik bir bilim fidanımız kesildi. Yazdığı ödev ve makalelerine bakarak hepten sarsıldım. Ruhun şâd olsun yiğidim…” cümleleriyle Oğuzcan Acar’ı anarken, üzüntüsünü bildirdi.
AYNI ZAMANDA ŞİİR YAZIYORDU
30eksi.com’da yayınladığı şiir şöyleydi:
Bilirsin Haydutlar Gerçektir
“bilirsin haydutlardan bahsetmek tehlikelidir,
çünkü onlar ancak geceyi çalarken nefeslenir…
ahir ömrümün vadesi doldu heyhat,
bundan sonrası ancak icabı gereği yaşamak
yahut mümkün kılındığı ölçüde ölmektir.
nitekim her birimiz yanıtlamak durumundayız,
mecburiyetler zincirinde hangisini tercih ettiğimizi;
sönük bir yaşam mı kurutacak gencecik ellerimizi?
yoksa dillere destan bir biçimde ölmek mi zorundayız?
sus ve dinle, küsmüş tüm açelyalar seher vaktine,
kediler bile böyle bir kadere, dönüp bakmaz elbette,
yüz çevirmiş kısraklar memleketin en güzel nehrine,
ya el ver elime bu batakta ya da artık zulmetme.
yoksa ellerini yakamdan çekmeyecektir bu haydutlar…
ne hünerine karşı eline su dökebiliyorum tanrı’nın
ne de adaletsizliğine isyan edebiliyorum hışımla.
konuşmam bile gücüne gidiyor kuvveti mutlak olanın,
nasıl susayım sahip olurken böylesi berbat bir bahta?
çünkü ne katlanabiliyorum bu dünyanın kahrına
ne de gülebiliyorum gönderdiği her belanın inadına.
ne de olsa tebessümün haracını kesmektedir haydutlar…
korkuyorum!
sonbahar telaşına kapılmış tüm çiçekler,
bir gün karşıma geçip sıra sende diyecekler.
bir seher vakti haydutlar gözlerini sana dikecekler…
sen benim kelimelerimsin,
mürekkebimden akmadan duramazsın.
sen benim “b” harfimsin,
hiçbir kelimenin sonunda bulunamazsın.
ne bir bahar gelir ömrüme ne de bir vaha bulunur çölümde,
artık ne nefes almak helaldir ne de ermek şafak vaktine.
ve unutma hiçbir haydut el koyamayacaktır kelimelere…”